Son günlerde inanılmaz popülerleşen Bomonti’deki gelişmeler özellikle yeme-içme sektörünü de harekete geçirmiş durumda. Burada pek çok yeni mekan açılırken, zaten hali hazırda sevdiğimiz, hatta bayıldığımız (şahsi fikrim) Batard’ın ve Zula’nın sahiplerinin elinden yepyeni bir mekan daha çıktı. The Ordinary Bomonti, açıldığı günden beri öyle yoğun ve yer bulmak o kadar zor ki ancak açılıştan iki hafta sonra haftaiçi bir akşam gidebildik.
Büyük bir salon, açık mutfak, yemeklerin önünüzde hazırlanıyor oluşu ile çok sıcak, samimi ve aynı zamanda da şık bir ortama sahip olan İtalyan restoranı The Ordinary Bomonti’de Pazartesi hariç hergün 18:00 – 01:00 arasında menünün ve atmosferin keyfini çıkarabilirsiniz. Üstelik fiyat/performans olarak son günlerde açılan birçok yerden farklı ve çokça da başarılı diyebilirim açıkçası. Ortam o kadar sıcak ki, kendinizi kesinlikle İtalya’da bir restoranda gibi hissedebilirsiniz. Servis başarılı, misafirperverlik had safhada.
Menünün neredeyse tümünü sipariş ettik, her birini bayılarak yedik diyebilirim. Biraz menüden bahsedelim öyleyse. Enginar, kabak, pecorino, limon ve confit sarımsaktan oluşan Enginar Salatası (48 TL), Carpaccio (64 TL), portakallı mozarellalı pancar (45 TL) ve taş fırından Akdeniz biberleri ve ricotta (43 TL) en çok tercih edilen başlangıçlardan.
Özellikle Enginar Salatası gerçekten çok hafif ve birkaç tabak yemek isteyeceğiniz denli özel bir lezzet. Başlangıçlardan hemen sonra kendinizi İtalyan rüzgarına bırakın. Bolonya usulü dana ragulu papardella (64 TL), klasiklerden Arabiatta, ricotta ve adaçayı ile hazırlanan Gnocchi ve kestaneli trüflü risotto mutlaka denenmesi gereken lezzetlerden. (Özellikle Ragu son zamanlarda yediğim yemekler arasında en beğendiğim!) gnocchi ise patatesten yapılmıyor, farklı yorumlanmış; ama lezzet yerinde. Az ve öz çeşitteki pizzalarını da unutmamak lazım.
Özellikle kenarları enfes, içerisindeki malzemeler taptaze, üzerine dökmemiz için hazırlanan acılı zeytinyağına da bayılacağınıza eminim. Ana yemek tercih etmek isteyenler içinse menüde dana antrikot, taş fırında ördek but gibi çeşitler var. Yanlarında beşamelli ıspanak veya Polenta da tercih edebiliyorsunuz. Bir sonraki gelişimde fırında ördek’i denemek için kendime not düştüm hatta. Tüm bunların üstüne nasıl tatlı yenir ki demeyin, burada tatlı deneyimi çok farklı. Mesela tiramisuyu önünüzde hazırlıyorlar Ki bu da çok farklı ve hoş bir tecrübe oluyor. Lezzetleri ise enfes. Kahve tadının baskın olmaması benim damak zevkime uyduğundan tekrar tekrar tiramisudan yeme isteği uyandı içimde, çok hafifti. Tüm bunlarla birlikte belirtelim ki içki menüsü de epey geniş ve tatmin edici. Kısacası; Kendinizi İtalya’da gibi hissettirecek olan bu mekanı mutlaka ziyaret edin! Başarılı menü ve keyifli ortamı sebebiyle kısa zamanda keşfedilmiş olduğundan gelmeden birkaç gün önce rezervasyon yaptırmayı da unutmayın!
Yorum Yap