Birçok şarap firması tarafından, tam da bu zamanlar (hasat zamanı ağustos sonu- ekim başıdır)bağ bozumu gezileri düzenlenmiş ve birçoğuna da katılmışımdır. Amaç üzümün toplanışından, şarap olarak şişelenmesine kadar olan süreçleri tam da yerinde öğrenmek ve firmanın o sene piyasaya süreceği yeni ürünleri tadıp bilgilenmektir. Daha çok fabrika gezileri gibi düzenlenen bu geziler uzun ve yorucu olmasından başka hafızalarda başka bir şey bırakmaz aslında…
Fakat geçen hafta başı, Urla Şarapçılık tarafından düzenlenen bu muhteşem organizasyonu dostlarıma anlata anlata bitiremedim. Her şeyiyle harika bir organizasyondu. Başta Urla Şarapçılık YK Başkan’ı Can Ortabaş olmak üzere, emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.
Firmanın daveti üzerine, sevgili ekibimle birlikte (Berke, Nafihan, Şebnem ve Oğuz) sabahın ilk ışıklarında hava limanına ulaştık. Şansımıza hava çok güzeldi ve rahat bir uçak yolculuğundan sonra yaklaşık 30 kişi Urla’ya geldik. Ege’nin muhteşem doğasıyla ve tarihiyle en güzel sahil kasabalarından biri olan Urla’nın bence en iyi kahvaltı mekanı olan Denizaltı kafede harika bir Ege kahvaltısıyla başladık güne. O kadar güzeldi ki, kahvaltıdan 2 saat kalkamadık. Bu mekan menüsüyle ve verdiği taptaze ürünlerle İstanbul’da olsa inanın kimse başka bir yere gitmez.
Uzbaş Çiftliği
Ardından yine Urla Şarapçılık’ın bir başka noktası olan Uzbaş Çiftliğine gittik. Burası Avrupa’nın en büyük Palmiye Üreticisi ve dağıtıcısı, aynı zamanda bünyesinde yüzlerce çeşit ağaç barındırıyor. 1000 yıllık zeytin ağaçları, hurma ağacı, selviler ve dünyada tek yanmayan ağaç cinsi burada yer alıyor.
Hemen yanında Can Bey’in aynı zamanda yaşadığı yer olan ve özel kavının da yer aldığı evi ziyaret ettik. Öyle böyle değil, dünyada eşi benzeri olmayan şaraplar var burada. Hele ki 17. yy dan kalan birkaç şarap var ki, görmelisiniz…
Tabi sonra firmanın özel üretim şaraplarının tadımına sıra geldi. Can Bey’in muhteşem hitabıyla ve bilgisiyle şarapları tadarken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık bile. Fabrikada kısa bir turdan sonra, o sene piyasaya sürülecek ürünleri tattık hep birlikte. Herkes o kadar keyifliydi ki, saatin ilerlediğini ve akşam yemeği için yola çıkmamız gerektiğini bile unuttuk…
Urla’nın yine klasiklerinden olan Sahil Restorana ulaştık. İnanın harika bir yer burası, daha önce birkaç kez daha gelmiştim ne zaman gelsem hep aynı kaliteli yemek, kaliteli servis. Yediğimiz her şey çok taze ve lezzetliydi. Müzik yayını yok burada olmaması da çok iyi, çünkü bizim bol kahkahalı sohbetimiz eksilmedi hiç masamızdan. Saatin geçmesini hiç istemedik, kalalım buralarda gitmeyelim bir yere buralarda yaşayalım dedik hep, İstanbul’un kaosunu düşündükçe…
Bizlere bu güzel günü yaşattıkları için teşekkür ettik hep bir ağızdan…
Yorum Yap