Herkesin sürekli gittiği, kendini evinde gibi hissettiği, huzur bulduğu bazı mekanlar vardır. Canın sıkılmıştır gidersin, kutlayacak bir şeyin vardır gidersin, arkadaşlarla iki muhabbet yapmak istersin gidersin, bazen hiç bir şeye tahammülün yoktur kendini dinlemeye gidersin… İşte Kandilli Suna Abla da benim içi böyle bir yerdir. Orada deniz kenarında huzur bulmaya giderim hep… Avrupa yakasında oturmanın verdiği avantaj ile Bebek İskelesi’nden kalkan Kandilli vapurları veya deniz taksi ile beş dakikada enfes bir Boğaz manzarası ve deniz kokusu eşliğinde varırsınız. Daha mekana ulaşmadan bütün streslerinizi o beş dakika içinde bırakır ve mekana yenilenmiş olarak adım atarsınız. Kandilli İskelesi’nden indiğiniz anda sizi Ege’nin sahil kasabalarındaki gibi tahta sandalyeli salaş balıkçı Kandilli Suna Abla karşılar. Buraya rezervasyon yaptıramazsınız, yeterince erken giderseniz deniz kenarındaki masalara oturabilirsiniz. Özellikle gün batmadan önce orada olmanızı tavsiye ederim çünkü her gün batımı ayrı bir şölendir orada; gökyüzü pembelere, turunculara boyanır. Kandilli Suna Abla, benim balıkçı anlayışıma çok uygundur; salaş ortam, tahta sandalyeler, az ve öz mezeler, taze balık, deniz kenarı ve tabi ki kendine has mavi rakı bardakları…
Suna Abla’da Ne Yenir, Ne İçilir?
Suna Abla’ da mavi renkli bardaklarla rakı içilir. Tabi rakı içmek bir kültürdür, bir adabı vardır. Hepimizin bildiği bir şeydir ki rakı öyle herkesle içilmez. Önce masaya oturacağın insanları iyi seçeceksin. Sonra rakı kendisine sadelikle eşlik edilmesini ister. Yavaş yavaş demlenerek, az ve öz yeyip bol muhabbet ister. Suna Abla’ da bu tanıma çok uyar; Öyle alengirli mezeleri ile değil, tazeliği ile öne çıkan az çeşit ama öz mezeleri ile fark yaratır. Suna Abla’nın başarısı da bu yarattığı sade ama lezzetli menüde saklıdır.
Bana favayı sevdiren Suna Abla’dır. Fava dışında soğuk mezelerden deniz börülcesi ve patlıcan salatası çok iyidir.
Ara sıcaklardan ise; kalamar, midye tava, ahtapot ızgarayı muhakkak denemelisiniz. Balık olarak ise taze mevsim balıkları bulunur eğer zamanı ise ızgara sardalyayı yemeden masadan kalkmayın derim. Yemek sonunda ise ufak bir ev yapımı baklava ile midenizi şenlendirebilirsiniz.
Oraya her gittiğimde, boğaz havasının da verdiği keyif ile hep huzurlu dönerim evime. Benim için yeri çok ayrıdır Suna Abla’nın. Her ne kadar yere göğe sığdıramasam da ufak bir eleştiri yapmadan da durmayacağım; son zamanlarda Suna Abla’da ödenen hesaplar artık salaş bir balıkçı hesabından çıkıp neredeyse Arnavutköy’deki balıkçılarda ödenen hesaplara yaklaşmıştır. Bu da Suna Abla’nın müdavimlerinin aralarında dem vurduğu bir konudur
Yorum Yap